Aile Yılı ilan edilen 2025 turizminde yeni trend: Alkolsüz aile oteli konsepti
Cumhurbaşkanlığı tarafından Aile Yılı ilan edilen 2025’te turizm trendleri de bu tarafta değişiyor. Dünya genelinde erken rezervasyon sıralamasında doruğa yerleşen Türkiye’deki tatilcilerin alkolsüz aile otellerine yönelik talepleri ağırlaşıyor. Bilhassa Antalya, Alanya, Bodrum üzere tanınan bölgelerde ağırlaşan bu artışın sadece değişen tatil anlayışlarından değil, derinleşen aile bedellerine ve mahremiyete verilen kıymetten kaynaklandığını açıklayan The Oba Hotel Genel Müdürü Özgür Mesut Adıgüzel, turizm kesimindeki dönüşüme dair içgörülerini paylaştı. Tatilcilerin artık daha şuurlu bir tüketici profiline evrildiğine dikkat çekerek güneş, kum ve deniz üçgeninden ibaret seyahatlerin geride kaldığını belirtti.
“Kendimizi aile oteli olarak tanımlıyoruz”
Hem yurt içinden hem de yurt dışından ailelerin kendilerini A’dan Z’ye inançta hissettikleri ve temel kıymetleriyle, hayat ideolojileriyle örtüşen, manalı bir atmosferde kaliteli, dolu dolu vakit geçirmek istediklerini aktaran The Oba Hotel Genel Müdürü Özgür Mesut Adıgüzel, “Özellikle çocukların hem fizikî hem de ruhsal olarak özgürce eğlenip yeni şeyler öğrenebilecekleri bir tatil arayışı öne çıkmaya başladı. Başta bayanlar olmak üzere, ebeveynler için ise mahremiyet telaşı taşımadan, zihinlerini boşaltıp sahiden dinlenebilecekleri ortamlar artık lüks değil, temel bir beklenti haline geldi. Konuklar, tatillerinin her anında “gönül rahatlığını” derinden hissetmek istiyor. Bodrum’da denize sıfır pozisyonda yer alan tesisimizle, ‘muhafazakar otel’ kalıbının ötesine geçerek kendimizi çok daha kapsayıcı bir tabirle ‘alkolsüz aile oteli’ olarak tanımlıyoruz. Zira bakanların, bürokratların ve tanınmış isimlerin yer aldığı konuk portföyümüzde, makul bir hayat stili hassasiyetiyle ve manevi kıymetleriyle uyumlu bir tatil arayışında olan bedelli konuklarımızın yanı sıra, rastgele bir dini yahut ideolojik motivasyon taşımaksızın, yalnızca ailesiyle birlikte nezih ve mahremiyete en üst seviyede saygılı bir ortamda konaklamak isteyenler de yer alıyor” sözlerini kullandı.
“Alkolsüz aile oteli konsepti, global rekabette derinlik ve çeşitlilik sunuyor”
Ana motivasyonu tüm aile için huzurlu, arındırıcı ve inançlı bir ortam, unutulmaz anılar biriktirecekleri bir konaklama hizmeti almak isteyenlere hitap ettiklerini aktaran The Oba Hotel Genel Müdürü Özgür Mesut Adıgüzel, “Seyehatseverler artık seyahatlerinde yalnızca pasif bir biçimde dinlenmek değil; aileleriyle birlikte kaliteli, huzurlu vakit geçirebilecekleri, çocuklarının inançla ve sevinçle eğlenebileceği, kendilerini kültürel ve manevi kıymetlere saygılı, seçkin bir ortamda hissedecekleri bir tecrübe arıyor. Üst segment hizmet veren, alkolsüz bir aile oteli olarak biz de tesisimizin her bir ayrıntısında bu derin hassasiyetleri göz önünde bulundurarak bayanlara özel, dışarıdan hiçbir biçimde görünmeyen ve tam izole bir alan sağlayan, Ege’nin eşsiz görünümüne sahip plaj ve havuzlar sunuyoruz. Her yaş kümesine hitap eden, yaratıcılığı ve toplumsallaşmayı teşvik eden ailelere yönelik aktivite programlarımızı ödüllü şeflerimizin hazırladığı, tamamı helal sertifikalı ve mahallî eserlerle zenginleştirilmiş gurme lezzetlerle zenginleştiriyoruz. Tüm pahalı konuklarımızın tatil boyunca manevi muhtaçlıklarını da unutmuyor, diledikleri an basitçe ulaşabileceği ibadet alanları sunuyoruz. Bayanlar için özel alanlara telefonların rastgele bir manzara alımını maniler nitelikte, özel kilitli kılıfa konularak giriş yapılmasını sağlıyoruz. Ayrıyeten burada yalnızca bayan işçilerimiz hizmet veriyor. Geniş bir perspektif ve ihtimamla düşünülmüş bir yelpazede hizmet sunarak çok katmanlı gereksinimlere en üst seviyede karşılık vermeye odaklanıyoruz” diyerek kelamlarına böylesi konseptlerin kesimdeki tesirlerine dair değerlendirmelerini ekledi:
“Alkolsüz aile oteli konsepti, Türkiye turizmi için yalnızca bir alternatif değil, stratejik bir derinlik, kıymetli bir çeşitlilik ve memleketler arası rekabette bizi farklılaştıran bir zenginlik sunuyor. Bu segment, yalnızca muhakkak bir bedeller sistemine sahip kitleye hitap etmekle kalmıyor. Şuurlu tüketici eğilimlerinin yükselmesiyle birlikte turizm döneminin 12 aya yayılmasına, bölgeler ortası istikrarlı kalkınmaya ve konaklama müddetinin artmasına da katkıda bulunuyor. Türkiye’nin bu alandaki öncü pozisyonunu ve rekabet avantajını koruyarak, hizmet kalitesini daima inovasyonla ve konuk geribildirimleriyle artırarak dünya genelinde bu özel tecrübesi arayan daha fazla sayıda ve çeşitli profillerde konuğu ülkemize çekeceğine yürekten inanıyorum.”
“Lüks ve alkolsüz aile otelleri konsepti, niş bir pazar olmaktan süratle çıkıyor”
Teknolojiye entegre olabilen ve ekolojik istikrara saygılı, karbon ayak izini azaltan, lokal satıcıları destekleyen sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi yaklaşımların bölümün sağlıklı ve kalıcı geleceğini şekillendirecek temel ögeler olacağının altını çizen The Oba Hotel Genel Müdürü Özgür Mesut Adıgüzel, açıklamalarını şu biçimde sonlandırdı: “Türkiye’de alkolsüz aile otelleri konsepti, artık dar bir çerçevede tanımlanan niş bir pazar olmaktan süratle çıkıyor. Turizm dalının ana akım ve en dinamik trendlerinden biri haline geliyor. Dal raporları ve erken rezervasyon dataları, 2025 ve sonrası için beklentilerin, bu talebin yalnızca artarak devam edeceği değil, tıpkı vakitte çeşitlenerek farklı segmentlere de yayılacağı tarafında olduğunu gösteriyor.
Bu güçlü yükseliş, yalnızca büyük otel zincirlerini ve butik işletmecileri değil, birebir vakitte bu ekosistemin bir kesimi olan çeşit operatörlerini, seyahat acentelerini, ulaşım şirketlerini, mahallî esnafı, ziraî üreticileri ve gastronomi bölümünü de kapsayan geniş bir yelpazeyi olumlu etkiliyor. Bu konseptin artan başarısı ve kabul görmesi, Türkiye’nin turizmdeki genel eser çeşitliliğini ve destinasyon cazibesini artırırken, farklı beklentilere ve gelir kümelerine, kültürel hassasiyetlere sahip daha geniş bir yerli ve yabancı ziyaretçi profillerine hitap etme yeteneğini de kayda bedel ölçüde güçlendiriyor. Zira konuk memnuniyeti ve sadakati, yalnızca sunulan lüks fiziki imkanlarla değil; tıpkı vakitte onların en temel hassasiyetlerine gösterilen samimi itina, empati ve hürmetle direkt ve güçlü bir halde kontaklı.”
