Alimoğlu rotasını Ortadoğu ve Arap Yarımadası’na çevirdi

Özlem SARSIN

Türkiye’de 1940 yılından günümüze doğal taş ve traverten üretimi yapan Alimoğlu Mermer, bugün Denizli ve İzmir’de bulunan fabrikalarından dünyanın 50 ülkesine ihracat yapıyor.

Alimoğlu Mermer Genel Müdürü Burak Alimoğlu, Alimoğlu Mermer’in Türkiye’de 1940 yılından beri üretim yapan bölümün birinci ve esaslı firmalarından biri olduğunu söyleyerek, bugün dünya genelinde de bir marka olduklarını tabir etti. Ürettikleri travertenlerin ihracat pazarlarında ‘Alimoğlu Traveteni’ markası ile ün yaptığını vurgulayan Alimoğlu, “85 yıldır bu işi yapıyoruz. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında güçlü bir pozisyonumuz var. Denizli ve Kütahya’da ocaklarımız var. Ayrıyeten İzmir fabrikamızda da yurt dışı ve yurt içi projelere farklı doğal taşlar temin ediyoruz.

Geniş bir eser ve hizmet yelpazemiz var. Bilhassa küresel pazarda yalnızca blok satış değil tasarım gücümüz ile de varız” dedi. Alimoğlu olarak katma paha oluşturmaya değer verdiklerini söyleyen Burak Alimoğlu, üretimlerinin yüzde 70’ini ihraç ettiklerini söyleyerek, son birkaç yıldır bilhassa Suudi Arabistan, Kuveyt ve Dubai’nin ana pazarları durumuna geldiğini belirtti. Alimoğlu kelamlarına şöyle devam etti, “2024 yılında dünya çapında kriz yaşandı.

Özellikle mart-ağustos ayları ortasında ihracatta bir yavaşlama yaşandı. Fakat yurt içi projelerde ise olumlu bir devir yaşadık. Eylül ayı ile bir arada ihracatta hareketlenme başladı. Şu anda talep açısından Ortadoğu ve Arap Yarımadası’nda bir hareketlilik yaşanıyor. Bilhassa Suudi Arabistan’ın 2030 yılına kadar yapmayı planladığı mega projeler kapsamında, ağır bir talep mevcut.

Arabistan’ın tıpkı Katar ve Dubai’de olduğu üzere yeni kent inşası gayesi var ve bu maksat yaklaşık 2 trilyon dolarlık yatırımı kapsıyor. 2030’un sonuna kadar bu yatırımı tamamlamış olmayı planlıyorlar. Gerek devlet gerek özel bölüm ağır bir inşaat sürecinde. Bizler de bölgede varız. Lakin İtalyanlar projelerin daha tasarım basamağında etkin oldukları için başlangıçta tercih sebebiydiler.

İtalyan doğal taşlarının fiyatlarının yüksek olması Türk eserlerini ön plana çıkardı. Projelerde Türk eserleri de yer almaya başladı. Bu durumun ülkemizin doğal taş ihracatına olumlu yansıyacağını söyleyebilirim.” Alimoğlu olarak da ana pazarlarının Suudi Arabistan, Dubai, Kuveyt tarafına değiştirdiklerini söyleyen Burak Alimoğlu, “Çalışmalarımızı bu tarafta ağırlaştırdık.

Öte yandan Afrika’da daha evvel çalışmadığımız ülkelere de yöneldik. Bizim taşımızla yapılacak olan projelerde yer almayı amaçlıyoruz. Geçmiş devirde zayıflamış pazarlarımızı da tekrar hareketlendirmeye çalışıyoruz. İtalyan meslektaşlarımızın yaptığı üzere tasarım kademesinde projeye dahil olarak gelecekteki işlerde bile aranan ve tercih edilen bir firma olmaya çalışıyoruz.

Taşlarımız ile projelerde yer alıp geleceğe yönelik pazarlama faaliyetlerinde bulunuyoruz. Tasarım basamağında gerçek yerde hakikat taşların kullanılması kıymetli, bu hususta da danışmanlık veriyoruz. Kıymetli taşlara alternatifler de oluşturup yönlendirmeler yapıyoruz. Proje sahiplerinin ellerinde ikinci üçüncü alternatiflerin olması güzellerine gidiyor. Biz de bunu avantaja döndürmeye çalışıyoruz.”

“Tasarıma tartı vermeliyiz”

Doğal taşların blok olarak satılmasının madencilikte getirisi hoş görünmekle birlikte asıl hünerin katma bedeli yüksek dizayna natürel olmak ve eseri işleyerek blok fiyatının üzerinde eser sağlayabilmek olduğuna işaret eden Alimoğlu, “Biz İtalya ile bu mevzuda rekabet ediyoruz. Türkiye son 5 yıldır dizayna ve tasarım etabında yer almaya tartı vermeye başladı. Bizim pazarlama yaptığımız nokta da burası olmaya başladı. Türk doğal taşının tasarım basamağında da yer almasının ön plana çıkmasını sağlıyoruz” dedi.

2025’te ciroyu yüzde 20 artıracak

Alimoğlu olarak 2024 yılında 7 milyon dolar ciro gerçekleştirdiklerini ve 2025 yılında yüzde 15-20 civarında artış beklediklerini de lisana getiren Burak Alimoğlu, lakin ihracatçıların kurlarda artış yaşanmamasından ötürü güçlü bir süreç yaşadığını söyledi.

Döviz kurlarının enflasyon artış oranında artması gerektiğini de vurgulayan Alimoğlu, “Madencilik dalı eserleri hayatımızın her alanına girmiş durumda. Elimizdeki cep telefonundan, bindiğimiz araçlara, hayat alanlarımıza kadar çok geniş bir yelpazede biz varız. Maden olmazsa hayat olmaz. Ülkemizin de en kıymetli lokomotif bölümlerinden biriyiz.

Son 10 senede süratle gelişen ülkelere baktığımızda maden rezervlerini hakikat kullanan ve iktisada kazandıran ülkeler olduğunu görüyoruz. Ülkemizin de ekonomik çıkışı maden dalıdır. Maden konusunda güçlü bir coğrafyadayız. Tam bir bölgesel geçiş zorundayız. Madenlerimizi gerçek kullanarak refahımızı artırabiliriz. Kâfi ki madenlerimizi katma kıymetli bir formda işleyelim ve satalım. Ülkemizin darboğazdan çıkışını burada görüyorum” dedi.

“Geri dönüşüm, Alimonite ile beden buldu”

Öte yandan geri dönüşümün de çok kıymetli bir süreç olmaya başladığını belirten Alimoğlu, “ Geri dönüşüme kalan eserlerimizle Alimonite ismini verdiğimiz yepisyeni bir eser üretiyoruz. Taşlarımızı tekrar iktisada kazandırıyoruz. Adeta geri dönüşüme kalan taşlar Alimonite ile beden buldu diyebiliriz. Tıpkı vakitte mecburî rehabilitasyon süreçlerinin yanı sıra çevreci bir tarafımız var.

TÜBİTAK’ın 1831 Yeşil İnovasyon Teknoloji Mentörlük Daveti kapsamında yeşil dönüşüm mentörlüğü alarak etraf dostu üretim süreçlerini benimsemekteyiz. Sonrasında şirketimizin eserleri olan travertenlere EPD (Çevresel Eser Beyanı) evrakı almak için bu süreçleri başlattık. Önümüzdeki 2 ay içinde sürecin tamamlanacağını düşünüyorum. Her eserimize etraf etiketi almak için müracaatımızı yapacağız. Kesimde bu mevzuda öncülük eden bir şirket olmak istiyoruz.

Gönüllü olarak bu misyonu edindik. Ürettiğimiz eserler esasen doğal gereç olduğu için hammaddeden kaynaklı emisyonu sıfır kabul ediliyor. Leed sertifikalı binalar yapılırken biz bu noktada yapay materyallere üstünlük sağlayabiliyoruz. Alimoğlu Mermer olarak ihracatımıza, ekonomimize katma pahalı eserlerle, etraf dostu politikalarımızla dayanak olmaya devam edeceğiz” diyerek kelamlarına son verdi.